Brüksel’de korkulan oldu! Avrupa ‘aşırı sağa’ kaydı

Avrupa Birliği’nde korkulan oldu ve dün Avrupa Parlamentosu’nun (AP) önümüzdeki beş yıl için görev yapacak 720 üyesinin belirlenmesi amacıyla yapılan seçimlerde popülist ve aşırı sağcılar önemli kazanımlar elde etti. Her ne kadar seçimin asıl kazananı merkez sağ olsa ve AP’deki ikinci gücü merkez sol oluştursa da popülist ve aşırı sağın elde ettiği başarı ve yükselen oy oranı siyasi depreme neden oldu. Bu başarı, öncelik ve değerleri AB’ninkilerle tam uyumlu olmayan önemli bir halk kitlesi olduğunu göstermesi açısından önem taşıyor. AB’de “kötü rüzgârların” giderek daha güçlü esmesi mevcut geleneksel siyasi kadrodaki endişeyi körüklüyor.

Seçim sonuçları popülist ve aşırı sağcı partilerin uzun süre Avrupa siyaset sahnesinden silinme ihtimallerinin düşük olduğuna işaret ediyor. Seçimler sonrasında AB açısından dikkat çeken sonuçların çıktığı belli başlı ülkelerde tabloyu şu şekilde özetlemek mümkün.

* FRANSA: Son dönemlerdeki her seçimde istikrarlı bir yükseliş sergileyen aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi (RN), tarihi bir rekorla yüzde 32 civarında oy alarak Fransa’nın birinci partisi konumuna yükseldi. İkinci kez seçilmesine rağmen siyasi açıdan zor durumda olan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, partisi ve ittifak ortaklarının RN’in yarısından daha az oy alması üzerine büyük bir kumar oynayarak meclisi feshetme yoluna gitti. Macron, siyasi fotoğrafı netleştirme ihtiyacı olduğuna vurgu yaparak, “Mesajınızı ve endişelerinizi duydum ve bunları cevapsız bırakmayacağım. Fransa’nın huzur ve uyum içinde hareket edebilmesi için net bir çoğunluğa ihtiyacı var” dedi.

* ALMANYA: AB’nin en önemli ülkesi Almanya’da aşırı sağın elde ettiği kazanım Brüksel’de endişeyle karşılandı. Aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD), Başbakan Olaf Scholz’un partisi SPD’yi geride bırakarak yüzde 16’yla ülkenin ikinci büyük siyasi gücü haline geldi. Merkez sağdaki CDU/CSU ortaklığı yüzde 30’la ilk sırada yer alsa da AfD’nin yükselişi siyasi dengeleri zorlama potansiyeli içeriyor.

* İTALYA: İtalya’nın Kardeşleri Partisi’nin seçimleri beklendiği gibi rakiplerinin açık ara önünde tamamlayarak yaklaşık yüzde 29’la ilk sıraya yerleşmesi Başbakan Giorgia Meloni’nin, AP’deki konfigürasyonun oluşumundaki ve Başkan da dahil AB Komisyonu üyelerinin belirlenmesindeki oyun kurucu rolünün teyidi anlamına geliyor. Başbakan seçilmeden önceki söylemlerini yumuşatan ancak kaleyi içten ele geçirme taktiğini sürdüren Meloni’nin bundan sonraki adımları merakla bekleniyor.

* HOLLANDA: Geert Wilders liderliğindeki aşırı sağın iktidardaki ayak seslerinin ilk duyulduğu AB ülkelerinden olan Hollanda, geçtiğimiz dönemdeki seçim başarısına yakın bir sonuç elde ederek seçimlerden ikinci çıktı.

* AVUSTURYA: Kesinleşmeyen sonuçlara göre aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) neredeyse yüzde 26’yla ilk parti olması bu ülke siyasetinin dönüm noktalarından biri.

* BELÇİKA: AP seçimlerinin yanı sıra genel seçimler için de halkın sandığa gittiği Belçika’da da aşırı sağ kazanım elde etti. Tom Van Grieken’in lideri olduğu Flaman aşırı sağ Vlaams Belang partisi oylarını ülkenin kuzeyinde arttırırken, Belçika’nın liberal Başbakanı Alexandre de Croo partisinin seçimlerde hayal kırıklığı yaşamasının ardından istifa etti.

3 KAZANAN

* AB Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen: Hristiyan Demokratları çatısı altında toplayan Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) adayı olan von der Leyen, partisinin önemli kazanımlarıyla yerini sağlamlaştırdı.

* İtalya Başbakanı Giorgia Meloni: Partisinin kampanyasını bizzat yürüten Meloni, elde ettiği oranla zaferini pekiştirdi. Meloni’ye AP’nin yeni yapısında ve AB Komisyonu’ndaki atamalarda oyun kurucu gözüyle bakılıyor.

* Aşırı Sağ: Popülist ve aşırı sağ eğilimli partiler elde ettikleri başarılarla mevcut Avrupa siyaset sahnesini salladı. Önümüzdeki dönemde dengelerin oluşmasında gözler bu partilerin üzerinde olacak.

3 KAYBEDEN

* Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron: Seçimler Macron için tam bir hezimete dönüştü. Siyasi açıdan çok zayıflayan Macron’un seçim kararı alması da tam bir siyasi kumar olarak görülüyor.

* Almanya Başbakanı Olaf Scholz: Aşırı sağcıların ikinci büyük siyasi güç haline geldiği Almanya’da Scholz’un partisi SPD tarihinin en büyük yenilgisini aldı. Macron’un hamlesinden sonra Scholz erken seçim baskısı altında.

* Yeşiller: Bir önceki seçimlerde çok ciddi bir başarı elde eden Yeşiller, iklim değişikliği, çevre önlemlerine yönelik konuların odaktan çıkmasının da etkisiyle büyük kan kaybı yaşadı.

AVRUPA PARLAMENTOSU’NUN GÖREVİ NEDİR

Avrupa Parlamentosu (AP), AB’nin üyeleri halk tarafından doğrudan belirlenen tek ana kurumu olması açısından önem taşıyor. AB’nin yasama kurumu olarak görev yapan AP’de 27 ülkeden 720 parlamenter görev yapıyor. Kararlarının önemli bir bölümü tavsiye niteliğinde olan AP, bazı ana konularda AB Konseyi’yle ortak karar oluşturuyor. Göç, enerji, çevre, genişleme gibi konularda AP’nin onayının olmaması durumunda ilgili konuda karar alınamıyor, yasa yürürlüğe girmiyor. “AB’nin vicdanı” olarak da nitelenen AP, diğer AB kurum ve organları üzerinde denetleme yetkisine sahip. Siyasi yelpazenin en soldan en sağa kadar temsil edildiği AP’nin onayı, AB Komisyonu Başkanı’nın ve Komisyon üyelerinin belirlenmesi için de gerekli.

AP’DE YENİ TABLO

Avrupa Parlamentosu’ndaki en büyük siyasi grup olan Avrupa Halk Partisi (EPP), 185 koltuk elde etti. En büyük ikinci grup konumunu koruyan Sosyalistler ve Demokratlar’ın (S&D) 137 üyesi AP’de görev yapacak. En fazla kaybı yaşayan Liberaller 80, Yeşiller ise 52 koltukta kaldı. Beraber hareket etmek için ortak zemin bulmakta zorlanan Avrupa karşıtları, aşırı sağcılar, radikaller ve popülistlerin toplam koltuk sayısı 230’u buluyor.

TÜRKİYE BAĞLANTILI ADAY ÇOK SEÇİLEN AZ

AVRUPA Parlamentosu (AP) seçimlerine dokuz Avrupa Birliği ülkesinden 124 Türkiye bağlantılı aday katıldı. Türkiye ilintili adayların en fazla olduğu ülke Almanya (46) oldu. Almanya’dan en az iki ismin seçilmesi bekleniyor. 13 adayın çıktığı Bulgaristan’da 4 kişinin seçilme ihtimali var. Türkiye bağlantılı 3 adayın bulunduğu İsveç’te bunlardan ikisinin seçileceği öngörülüyor. Diğer altı ülkedeki Türkiye bağlantılı adayların dağılımı ise şu şekilde oldu: Yunanistan 40, Hollanda 7, Fransa 6, Belçika 3, Avusturya 3, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 3.

RADİKAL SİYASET NEDEN YÜKSELDİ

Seçimlerden çıkan sonuçlar Avrupa seçmeninin ana akım siyasi partilere sırtını dönme, çözümleri radikal alternatiflerde arama eğiliminin sürdüğünü ve bu yaklaşımın giderek zemin kazandığını gösteriyor. Popülist ve aşırı sağ partilerin yükselmesi tek bir nedene bağlı değil.

TEK SEBEP YOK

Mevcut sisteme karşı oluşan hoşnutsuzluk sürekli artan fiyatlar, düşen yaşam kalitesi, göç ve yeşil dönüşümün halka yansıyan maliyetleri bu eğilimleri besleyen en önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. Daha önce AB’den ayrılma ve Euro kullanmama gibi keskin ve halkı “korkutan” söylemleri bir kenara bırakarak vermek istedikleri mesajları merkez sağ taktikleriyle veren ve “içeriden” etki yaratmaya çalışan bu partilerin sosyal medyayı stratejik bir biçimde kullanması ve gençleri hedef kitlelerden biri yapmaları da elde ettikleri kazanımlarda önemli rol oynadı.

ETKİ YARATACAK MI

Bu partilerin kazanımlarını ve söylemlerini özellikle AP’de somut politikalara dönüştürüp dönüştüremeyecekleri merak ediliyor. AP’deki tabloya bakıldığında popülistler ve aşırı sağcılar henüz ortak bir çizgide buluşamadı. Bu da ortak bir sesle konuşamadıkları sürece yaratacakları etkinin zayıf kalacağı anlamına geliyor. Ayrı hareket etseler de buluştukları ortak konularda merkez partilerin işini zorlaştırma ya da bazı politikalara yön verme potansiyelleri yok değil. Göç politikaları aşırı sağın hedef alacağı ilk konu başlıkları arasında.

ULUSAL SEÇİMLERİ ETKİLER Mİ

AP seçimleri 27 AB ülkesinde yapılması açısından ulusal seçimlerden farklı olsa da ülkedeki iç siyasi eğilimler açısından sinyal içeren bir özelliğe sahip. Bu nedenle önceki günkü seçimlerden çıkan sonuçların ileride düzenlenecek herhangi bir ulusal seçimdeki sonuçlara yansıma ihtimali var. Bunun nedeni ise gerek ulusal seçimlerde gerekse AP seçimlerinde oy verilen partilerin aynı olması. Fark ise seçmenin AP seçimlerini kendisi açısından yük yaratmayacak, fazla yan etki yaratmaksızın mevcut hükümeti cezalandırabileceği bir platform olarak görmesi. AP seçim sonuçlarının ulusal seçimleri etkileyip etkilemeyeceğine ilişkin ilk önemli ve somut test Fransa’daki erken genel seçimler olacak.