İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/ HRW), Türk hükümetine 6 Şubat 2023 depremlerinde yıkılan binlerce kusurlu binadan sorumlu kamu görevlilerinin hesap vermesinin sağlanması için çağrı yaptı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü açıklamasında, resmi rakamlara göre 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği depremlerden sonra müteahhitler, yapı denetçileri ve teknik personel hakkında dava açıldığını, ancak hakkında dava açılan tek bir kamu görevlisi, seçilmiş belediye başkanı veya belediye meclisi üyesi olmadığını belirtti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, “güvenli bina standartlarının çok altında kalan sayısız inşaat projesini onayladıkları veya deprem riskinin yüksek olduğu bir bölgede yapısal sorunları olduğu bilinen binalarda yaşayan insanları korumak amacıyla önlem almadıkları için” bu kamu görevlilerinin de sorumlu tutulması gerektiğini ifade etti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “6 Şubat 2023’te meydana gelen yıkıcı depremlerin yıldönümünde, Erdoğan hükümetinin sadece yeni baştan yapılanmaya değil, depremler sırasında mezara dönüşen evlere, hastanelere ve otellere izin verenlerden ve bunları inşa edenlerden hesap sorulmasını sağlamaya da odaklanması gerekiyor” dedi.
Williamson “Hiçbir inşaat çalışması belediye ve vilayet makamlarının izni olmadan yapılamaz, bu nedenle yetkililer hakkında soruşturma açılmalı ve sorumlulardan hesap sorulmalıdır,” şeklinde konuştu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü 6 Şubat depremlerinde yıkılan binalarla ilgili iddianameleri ve haberleri inceledi ve avukatlarla görüştü. Her bir davada yargılanan ve sayıları genellikle 6 ila 12 arasında değişen sanıklar, müteahhitler, özel sektörde çalışan bina denetçileri ve şantiye şefleri gibi diğer teknik personel olarak sıralanıyor.
İncelenen davaların çoğunda sanıklar, 2 ila 22 buçuk yıl arasında değişen hapis cezası öngören “bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçuyla itham ediliyorlar. Depremlerde yıkılan ve içinde yaşayanların ölümüne neden olan binalardan sorumlu müteahhit ve inşaatçıların yargılandığı daha önceki davalarda mahkemeler, alt sınırdan cezalar vermiş ya da bu cezaları para cezasına çevirmişlerdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün aktardığına göre incelenen dosyalarda kamu görevlilerine yönelik bir soruşturma açıldığından ya hiç bahsedilmiyor, ya da bu kişilerle ilgili soruşturma dosyalarının ayrıldığı ifade edilse de savcılığın herhangi bir kamu görevlisi hakkında soruşturma izni almak için bir başvuruda bulunup bulunmadığı, bulunduysa bu iznin alınıp alınmadığı belirtilmiyor.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Türkiye’de kamu görevlilerinin görevleri sırasında işledikleri suçlar nedeniyle soruşturulması söz konusu kişinin mevkiine bağlı olarak devlet makamlarının iznini gerektiren bir kanuna tabidir. Savcılıkların, bir kamu görevlisinin suç işlemiş olduğunu gösteren delillerin miktarı ya da niteliği ne olursa olsun, bu izin olmaksızın soruşturmaya devam etme yetkisi yoktur. Savcılıklar ceza soruşturması açılması için önce ellerindeki delilleri ilgili idari makama gönderir, bu makam da savcılığa cezai soruşturma açma izninin verilip verilmeyeceğini belirlemek üzere kendi ön incelemesini yürütür.
İnşaatlarda kamu görevlileri önemli roller üstleniyorlar. İnşaat projelerini onaylama, inşaat ruhsatı verme, inşaatlarda projelere ve teknik şartnamelere uyulup uyulmadığını denetleme ve binaların iskan için güvenli olup olmadığını onaylama sorumluluğu, seçilmiş belediye başkanlarına, belediyelerin imar komisyonlarına atanan seçilmiş belediye meclisi üyelerine, belediyelerin imar ve şehircilik birimleri ile çevre, şehircilik ve iklim değişikliği bakanlığının il müdürlüklerinde çalışan kamu görevlilerine ait.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, bu kamu makamları, yasa ve yönetmeliklerde belirtilen bina standartlarına uygunluğu sağlamak için yukarıda anılan görevlerini özenle yerine getirmekle yükümlüdür; görevlerini gerektiği gibi yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında cezai soruşturma ve kovuşturma açılması, özel sektördeki sorumluluarın yargılanmasının gerisinde kalmamalıdır.